Dijital medya analisti Reha Başoğul, "Twitter'daki TBMM"yi Gezi Parkı direnişi ışığında değerlendirdi: Muhalefet görevini neden yapamıyor?
Radikal.com.tr - Türkiye’nin kuşkusuz tarihine damga vuracak olaylarından biri olan 2013-Gezi Parkı olayları, 2002 yılından beri 3 seçim üstüste kazanarak iktidarda olan Ak Parti’ye getirilen eleştiri dozunun da inanılmaz boyutta artmasına neden oldu. Gezi Parkı eylemleri, bir anlamda 'Eski Türkiye' ve 'Yeni Türkiye' olarak bir zihniyet ve gelecek ayrımının dile getirilmesine ve sosyolojik boyutta eylemlerine katılan ağırlıkla gençlerin, annelerin, sanatçıların, akademisyenlerin, eşcinsellerin, sendika ve taraftar gruplarının temel isteği olan ifade, medya ve birey hak ve özgürlüklerine odaklanıldı. AK Parti iktidarının ise bu zorlu süreçte krizi oldukça kötü yönettiği bir çok iletişim ve siyaset uzmanı tarafından dile getirildi. Diğer yandan AK Parti hükümeti yetkililerinin de, Gezi eylemlerine katılanların da ortak noktası, Türkiye’nin AK Parti iktidarı süresince ilginç bir sorununa parmak basıyordu ve kuşkusuz bu iki tarafın hem fikir olması açısından da ilginçlik arzediyordu: Muhalefet partilerinin etkin olamaması.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın söylemlerine baktığımızda, Gezi eylemlerinden, 1993 Sivas Olaylarına, Reyhanlı saldırısından Dersim olaylarına, Kürt sorunundan 12 Eylül Rejimi sorunlarına kadar neredeyse her negatif durumun faili olarak onlarca yıl iktidar olamayan CHPadres gösteriliyordu. Muhalefetin etkin olmaması sorunu, insanların Gezi eylemlerinde sesini duyurmak isteğine sebep oldu ve Türkiye’nin bir çok iline yansıyacak şekilde eylemler günler boyunca yapıldı ve bilançosuna bakarsak; 4 kişi öldü 60′ı ağır olmak üzere 8 bin kişi yaralandı, 11 kişi gözünü kaybetti, 103 kişi kafa travması geçirdi ki bu bilançonun sonuçlarından biri olarak aralarında Yaşar Kemal gibi edebiyatçıların, İdil Biret gibi sanatçıların bulunduğu biri ilanla “Kaygılıyız” ilanıyla, Türkiye Yayıncılar Birliği, Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi kurumlarca hükümetin göstermiş olduğu yaklaşıma dair ağır eleştiri barındıran tepkiler dile getirildi.
Kuşkusuz Gezi eylemleri süresince, medya sansürüyle ve otosansürün bir yansıması ve yönelimi olarak sosyal medya, gerek AK Parti kanadında, gerekse anti-Ak Parti kitlesi olarak adlandıracağımız kitle tarafından aktif bir şekilde kullanıldı. Bir çok haber , sosyal medyadan başlayarak ana akım medyaya yansıdı, bazı “yandaş” olarak tabir edilen medya grupları çoğu haberi sayfalarına taşımazken, sosyal medya hem haberin ilk kaynağı olarak hem de dezenformasyon kaynağı olarak vezir de edildi, rezil de edildi. Hatta Başbakan Erdoğan tarafından sosyal medya “toplumun belası” olarak tanımlandı. Ana akımda ciddi bir şekilde ortaya çıkan sansürün ve otosansürün doğal bir yansıması olarak Türkiye’de sosyal medya sitelerinin trafiğinde patlama yaşanırken, insanların sağlıklı haber kaynağı olarak haber sitelerini, milletvekili sosyal medya hesaplarını ve kurum ve kuruluşlarının sosyal medya hesaplarını referans alması, Gezi eylemlerine derinlik katan 'Yeni Türkiye’nin tarihteki nice olayına kıyasla alışılmadık unsurlarından oldu. Kitlelerce takip edilen bu kurum hesaplarından biri de, insanların muhalefetin etkin olmaması sorunundan dolayı sesini sokakta ve sosyal medyada çıkarırken karşısına çıkan TBMM Genel Kurulu Twitter hesabıydı. Gezi Eylemleri boyunca herkes bir nevi vatandaş gazeteciliğine soyundu ve hızlı, sağlıklı ve tepkisini 'orantısız zeka' olarak adlandıracağı yüksek bir seviyede dile getirirken TBMM Genel Kurulu da bu orantısız zekadan nasibini alanlardan oldu.
Gezi eylemlerinden önce apolitik olan tanımlanan ve kendilerini de öyle tanımlayan gençler, beyaz yakalılar, kaba bir oran vermek gerekirse neredeyse vandalizmi, ayrımcılığı ve şiddeti kınayan bir profili baz alarak Gezi eylemlerine katılanların yüzde 90′ı TBMM Genel Kurulu’ndan ve resmi Twitter hesabından haberdar değildi. Zira 2012 Mart’ından beri açık olmasına rağmen, Gezi eylemleri başladığından beri dikkatle takip edilmeye başlanan TBMM Genel Kurulu hesabında, muhalefet partilerinin önergelerinin devamlı olarak reddedildiği, sade vatandaşın dikkatini çekti, geniş bir kesimde bu konuda farkındalık oluştu ve AK Parti iktidarını demokrasi adına muhalefetin önergelerinin hiçbirini kabul etmeyen bambaşka bir pozisyona düşürdü: Türkiye’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde muhalefet yapmaya ve muhalefeti temsil etmeye AK Parti izin vermiyordu!
No comments:
Post a Comment