RedHack'ten
Ali'ye.
Kendimi
çok zor tutuyorum çocuk.
Bunca
şerefsizin arasında şerefin tarifini yapmaya çalışmak nasıl da
zor. Nasıl da çaresizim. Nasıl da kelimesiz, nefessizim şu anda.
Katilin «şeref»in ne olduğunu bilmiyor ki; haysiyetin, Onurun....
Ömrünce onurlu olmaya hiç ihtiyaç duymamış ki!
Yani
şimdi çocuk; hiç görmemiş birine gökyüzünü nasıl
anlatabilirim ki? Senin gülüşündeki şifayı, bir kadının
sıcacık ekmeği eşit parçalarda bölerek çocuklarına uzatırken
ki mutluluğunu, proleter bir babanın emek ve alın teri damlayan
ellerindeki çatlak lığının ışıltısını...
Yani
çocuk; ben şimdi kalkıp nasıl derim anneciği ne Ali'n öldü,
öldürüldü, gelmeyecek; yani artık hiç gelmeyecek... Kırık bir
saz gibi gülüşü asılı kalacak duvarlarında!
Yani
şimdi anneciği ne kalkıp nasıl diyeceğim çocuk, ben kızımı
kollarıma alıp koklarken senin anneciği ne nasıl teselli
vereceğim?
Şimdi
ben bu acıyı hangi dilden haykırmalıyım çocuk? Hangi türküyü
çalmalıyım arkandan? Ne renk akmalı gözyaşım? Hangi dinin
duası okunmalı arkandan? Hangisinde caizdir katlin çocuk?
Yani,
şimdi, sen gittin diye, ben, hiç ağlamadım çocuk... Kalbimin
üzerine, bir hıçkırık, gelip oturdu, ve, hiç, ağlamadım.
No comments:
Post a Comment