Sunday, July 14, 2013


RedHack'ten Ali'ye.
Kendimi çok zor tutuyorum çocuk.
Bunca şerefsizin arasında şerefin tarifini yapmaya çalışmak nasıl da zor. Nasıl da çaresizim. Nasıl da kelimesiz, nefessizim şu anda. Katilin «şeref»in ne olduğunu bilmiyor ki; haysiyetin, Onurun.... Ömrünce onurlu olmaya hiç ihtiyaç duymamış ki!

Yani şimdi çocuk; hiç görmemiş birine gökyüzünü nasıl anlatabilirim ki? Senin gülüşündeki şifayı, bir kadının sıcacık ekmeği eşit parçalarda bölerek çocuklarına uzatırken ki mutluluğunu, proleter bir babanın emek ve alın teri damlayan ellerindeki çatlak lığının ışıltısını...

Yani çocuk; ben şimdi kalkıp nasıl derim anneciği ne Ali'n öldü, öldürüldü, gelmeyecek; yani artık hiç gelmeyecek... Kırık bir saz gibi gülüşü asılı kalacak duvarlarında!

Yani şimdi anneciği ne kalkıp nasıl diyeceğim çocuk, ben kızımı kollarıma alıp koklarken senin anneciği ne nasıl teselli vereceğim?

Şimdi ben bu acıyı hangi dilden haykırmalıyım çocuk? Hangi türküyü çalmalıyım arkandan? Ne renk akmalı gözyaşım? Hangi dinin duası okunmalı arkandan? Hangisinde caizdir katlin çocuk?

Yani, şimdi, sen gittin diye, ben, hiç ağlamadım çocuk... Kalbimin üzerine, bir hıçkırık, gelip oturdu, ve, hiç, ağlamadım.

No comments:

Post a Comment