Monday, July 15, 2013


GÖNÜLLER İFTARDA CEM OLDU

Sünni ve Alevi işadamlarından ortak iftar kalpleri buluşturdu.



Stuttgart’ta biri Sünni biri Alevi iki işadamının girişimiyle düzenlenen iftarda her iki kesimin birbirini tekrar keşif yolculuğuna çıkması için çağrıda bulunuldu. Programda konuşan Alevi akademisyen Prof. Dr. Osman Eğri, “Burada sanki Mevlana Celaleddin-i Rumi ile Hacı Bektaş-ı Veli, cami ile cemevi, Ramazan’la Muharrem, namazla niyaz, ezanla gülbang-ı Muhammedi bir araya gelmiş.” dedi.




Ramazan münasebetiyle biri Sünni diğeri Alevi olan işadamları Mustafa Göğüş ile Binali Özoğul’un Stuttgart Merkür Hotel’de verdiği iftarda birlik ve beraberlik vurgusu yapıldı. Organizasyonun kendisini son derece duygulandığını belirten gazeteci-yazar Sevilay Yükselir, özellikle aldığı davetiyede yer alan “Anadolu Alevisinin de Sünnisinin de gönlünde yatan Ehli Beyt sevgisidir” ifadesinin kendisini derinden etkilediğini söyledi. Yükselir, “Aslında işin özü, hepimizin ortak noktası Ehli Beyt sevgisidir. Ama bu sevgiyi bir türlü ya bölüşemiyoruz ya da bu sevginin ne olduğunu bilmiyoruz.” dedi. Bir şeylerin onarılmaya çalışıldığını ve Mustafa Göğüş ile Binali Özoğul’un buna katkı sağladığını ifade eden Yükselir, “Çok uzun yıllardır süren bir kavgayı durdurmaya çalışıyorlar. Biz aynı toprakların insanlarıyız. Aynı toprakların suyundan içmiş, kültüründen beslenmişiz. Aslında aramızda hiçbir şey yokken, tarih bu iki kesimi maalesef bazen karşı karşıya getirdi. Ben aslında hiçbir şekilde bir ayrım göremiyorum” dedi.  Programı organize edenleri tebrik eden Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Eğri de, “Burada sanki Mevlana Celaleddin-i Rumi ile Hacı Bektaş-ı Veli, cami ile cemevi, Ramazan’la Muharrem, namazla niyaz, ezanla gülbang-ı Muhammedi bir araya gelmiş.” dedi.
Çaldıran’dan beri 400 yıl süren bu kavganın sona ermesi gerektiğine işaret eden Yükselir, “Bu kavgayı sone erdirecek olan da bu gece yapılan bu gibi hareketlerdir. Bunlar Türkiye’de yapılıyor.” diye konuştu. Kendisinin de Alevi olduğunu ve bazen söylediklerine Alevi kesimden bile tepki aldığını kaydeden Yükselir, kavganın bitmesi gerektiğini söylemeye devam edeceğini belirtti.
BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Eğri de, programı organize edenleri tebrik ederek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Burada sanki Mevlana Celaleddin-i Rumi ile Hacı Bektaş-ı Veli, cami ile cemevi, Ramazan’la Muharrem, namazla niyaz, ezanla gülbang-ı Muhammedi bir araya gelmiş. Hacı Bektaş-ı Veli ile Mevlana Celaleddin-i Rumi sohbet ettiklerinde kurbağalar bile susardı. İstiyoruz ki artık kurbağalar sussun, gak sesleri guk sesleri çıkmasın. Artık gönüllerde, kalplerde biz bize, bizden de bire, hepimizi yaratan Allah’a ulaşan yollar bulalım.” Peygamber ve Ehli Beyt sevgisine de değinen Prof. Dr. Osman Eğri şöyle devam etti: “Hepimiz Muhammed Mustafa’yı (s.a.v) çok seviyoruz. Çünkü Allah O’nu rahmetinden yaratmış. O’nun da (s.a.v) en çok sevdiği Ali. ‘Ruhun ruhumdur, etin etimdir, kanın kanımdır, cismin cismimdir’ demiş. Muhammed Ali’yi candan sevenler yorulup yolda kalmaz.” Değerlerin müşterek olduğunun onları sevince ve öğrenince fark edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Osman Eğri, “Cami ne kadar bizim değerimizse, orada ezan okunuyor, şehadet getiriliyorsa ve yine meydanda cemevinde de gülbeng-i Muhammedi çekiliyor, Nur-u Nebiyyi keremi Ali, pirimiz üstadımız Hünkâr Hacı Bektaş Veli deniyorsa o da bizim değerimiz. Camide Fatiha Suresi okunuyor el yüze sürülüyorsa ve meydanda Fatiha Suresi okunuyor, yüz yere ya da ele sürülüyorsa o da bizim değerimizdir.” dedi.
ALEVİLER ÇOCUKLARINI ATEİST OLMAKTAN KURTARMAK İSTİYOR
Cemevinin Alevi’nin olduğu kadar Sünni’nin de olması, caminin Sünni’nin olduğu kadar Alevi’nin de olması gerektiğine işaret eden Eğri, “Biz birbirimize sahip çıkmazsak kimse bize sahip çıkmaz. Bunu bir Alevi ilahiyatçı akademisyen olarak söylüyorum” şeklinde konuştu. Alevilerin can yakıcı sorunları olduğunu hatırlatan Eğri şöyle devam etti: “Pazarcık’ta cemevi dernek başkanımız diyor ki: ‘Çocuklarımız ateist oluyor. Çocuklarımızı sokaktan kurtarmak istiyoruz. Onları bir çatının altında, bir pir-i mürşidin huzurunda, görgüden, erkandan geçerken, ikrar verirken, dar çekerken görmek istiyoruz. Kur’an ayetlerini dinlesin, salavatlara iştirak etsin istiyoruz. Bizim cemevlerimize bir statü verilmezse, sahip çıkılmazsa bizim çocuğumuza kim sahip çıkacak?’ Malatya’da, Çorum’da birçok yerde hepimiz aynı dertteyiz.” Bu iftarın bu sorunların çözülebileceğinin de bir göstergesi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Osman Eğri,  idarecilere de mesaj göndererek birlik ve beraberliğin sağlandığı mekânlara sahip çıkılması çağrısında bulundu. Birilerinin toplumun bir kısmını sokağa döküp, bir diğer kısmını da onun karşısına çıkartarak, 12 Eylül’de olduğu gibi çatıştırmak istediğine dikkat çeken profesör, sorunların nedenini dışarıda aramak yerine birbirimizi anlayarak, karşılıklı olarak değerlere saygı gösterilmesinin önemini dile getirdi.
Organizatörlerden işadamı Mustafa Göğüş, tamamen samimi bir niyetle ortaya çıkan ortak iftar fikrini Alevi iş adamı Binali Özoğul ile paylaştığını ve kendisinin de hüsnü kabulü ile bu kadar insanın bir araya geldiğini söyledi. Binali Özoğul da özellikle Türkiye’de Alevilerin karşılaştıkları güçlükleri dile getirdi. Cemevlerinin statüsü, son aylarda gündemi meşgul eden üçüncü köprünün ismi gibi konuların Aleviler üzerindeki olumsuz etkilerinden söz eden Özoğul, “Cemevlerine kültür evi denmesi, cümbüş evleri denilmesi biz Alevileri derinden yaralamaktadır. Cemevleri de en az camiler kadar ibadethanedir. Bizler de en az Sünni kardeşlerimiz kadar İslam’a inanıyoruz. Şiddete, çatışmalara karşıyız. Her zaman barıştan yana olduk” dedi.
Programa Stuttgart Başkonsolosluğu yetkilileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Alevi dedeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
YAHYA YILDIRIM, SÜLEYMAN TORUN / STUTTGART

No comments:

Post a Comment