Monday, July 15, 2013


15 Temmuz 2013, 18:38

Bizi dinleyin ama biz sizi dinlemeyiz
Can Ataklı
 Bizi dinleyin ama biz sizi dinlemeyiz
Gezi direnişi sosyal medyanın Türkiye’deki gücünü de ortaya çıkardı.
Milyonlarca insan sosyal medya üzerinden haberleşti, bir araya geldi, ortak tepki gösterdi.
2.5 yıl önce Mısır’da ilk Tahrir direnişi başladığında kimi medya organları “Mısır’da twitter zaferi” başlıkları atmışlardı. Çünkü Mısır’da milyonlarca insan twitter üzerinden haberleşerek meydana gelmiş ve sonunda Mübarek’in devrilmesine neden olan büyük kitle eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.

Gezi direnişinde de twitter çok etkili oldu.
Ancak Tahrir ile Gezi’nin çok önemli bir farkı var.
2.5 yıl sonra yapılan bir araştırmadan öğrendiğimize göre, Mısır’da Tahrir gösterileri sırasında atılan twitlerin yüzde 80’i ülke dışından gönderilmiş. Yani Mısırlı milyonlar ülke içinde birbirleriyle haberleşmemişler aslında. Çok ince olarak hazırlanmış bir bilgisayar programı ile mesajlar ülke dışından atılmış ama atanı “izlesin izlemesin” herkesin twit hesabına bu mesajlar düşmüş.
Açıkçası Mısır’da dışarıdan yönlendirme var.
Oysa aynı araştırmada ortaya çok güzel bir Gezi gerçeği çıkmış. Gezi direnişi sırasında atılan milyonlarca twitin yüzde 95’i Türkiye kaynaklı. Yurtdışından gelen twitler ise örgütlü ve programlı değil. Gerçekten olayları yurtdışından izleyen ve destek olan-karşı çıkan gerçek kişilerin attığı twitler bundan.
Yani bir yönlendirme, önceden hazırlanmış bir bilgisayar programı yok Gezi direnişinde.
Gezi direnişi boyunca ben de twitteri çok kullandım. Tahrik etmeden, gerçek olmayan bilgilere asla inanmadan, görüşlerimi önerilerimi aktardım, ilginç ve önemli bulduğum twitleri de paylaştım.
Açıkçası geçen bir aylık süre, sosyal medyayı yeni kullanan biri olarak beni çok şaşırttı.
Çünkü çok değil 5 ay kadar önce twitter dünyasına girdim. Bu tabii benim hatam, daha doğrusu ayıbım. Twitteri çıktığı gün öğrenip de bu dünyaya girmeyi bu kadar ertelemiş olmam başka türlü izah edilemez.
1 Haziran günü sabah evden çıkıp Taksim’e giderken 43 bin 200 küsur takipçim vardı.
14 Temmuz itibarıyla bu rakam 136 bin 548. Yani bir buçuk aylık sürede 100 binin üzerinde bir artış gerçekleşmiş.
Yine aynı tarih itibarıyla izlediğim kişi sayısı ise 333 idi. Bu sayı her gün artıyor.
Twitter’in en önemli özelliği takipçi sayısının çok olması kadar sizin izlediğiniz kişilerin de çok ve aynı zamanda çok yönlü olması.
Sanıyorum beni izleyenlerin önemli bölümü fikir ve görüşlerime katılanlar ama çok sayıda karşı olanlar da var. Ki zaten cevap olarak gelen twitlerden bu anlaşılıyor.
Benim izlediklerimin de önemli bölümü benim gibi düşünmeyenlerden oluşuyor.
İşin özü de bu zaten. Siz bir şey söylüyorsunuz, insanlar buna ne tepki veriyor. Bunu anında görmek, öğrenmek, tutum ve davranışlarınızı bu göre yeniden düşünmek gerektiğinde revize etmek gerektiğinde ise ısrarla hatta inatla üzerinde durmak.
Twitter dünyasına biraz dalınca çok önemli siyasi kimliklerin bu medyayı nasıl kullandığına bakmak da istedim.
Gördüğüm kadarıyla liderlerimiz twitteri kullanıyor. Üstelik hepsini yüz binlerce insan izliyor.
Örneğin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 3 milyon 488 bin 271 takipçisi var.
Başbakan Erdoğan’ı 3 milyon 147 bin 271 kişi takip ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun takipçi sayısı 1 milyon 379 bin 23.
Devlet Bahçeli’yi ise 625 bin 491 kişi izliyor.

Peki, liderlerimiz yüz binler tarafından izlenirken, onlar kaç kişiyi takip ediyor.
Sıkı durum Gül de, Erdoğan da, Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de hiç kimseyi izlemiyor.
Yani bizim liderler sadece söylemeyi seviyor, duymayı istemiyor.
Oysa örneğin Amerika Başkanı Barack Obama’yı tüm dünyada 34 milyon 114 bin 857 kişi izliyor.
Obama ise 660 bin 654 kişinin takipçisi.
Elbette bizde ve dünyada bu kadar çok takipçisi olan liderler twitter hesaplarını sadece kendileri kontrol edemezler. Onlar adına ama elbette onların talimatıyla hesapları kontrol eden görevlileri vardır.
Obama 600 küsur bin izlediği kişinin her gün ne yazdığına kendi bakamaz, ama görevlileri (ki sayıları herhalde hayli fazladır) her gün bu kişilerin twitlerini didik didik eder, ilgili ve önemli bulduklarını Başkan’ın görüşüne sunarlar.
Bizim liderler ise kimseyi izlemiyor.
Bu nedenle başkaları bu dünyada ne yazıyor, neden söz ediyor hiç bilmiyorlar.
Oysa sadece 140 vuruştan ibaret olan bu mesajlar, en olmadık anlarda öyle fikir verici, yol gösterici olabiliyor ki.
Ama liderlerimizin bir tür büyüklük hastalığı var. “Biz söyleriz, başkaları dinler. Onların ne dediğini biz umursamayız” havasındalar.
Twitter dünyasındaki bu küçük ayrıntı bile liderler açısından bakıldığında Türkiye’de demokrasi, özgürlükler konusunda ne kadar geri kaldığımızın kanıtıdır.
(NOT: Yazıda geçen rakamlar 14 Temmuz gününe aittir, siz bu yazıyı okuduğunuzda farklı sayılar oluşmuş olabilir)

www.sonarhaber.com/gundem/bizi-dinleyin-ama-biz-sizi-dinlemeyiz-makale,17.html

No comments:

Post a Comment