Friday, July 19, 2013

Özkes: Vekilim ama özgür değilim


CHP İstanbul Milletvekili ve emekli Müftü İhsan Özkes, Yurt okuyucuları için yaptığı ramazan yorumlarında, bugün; ‘özgürlük’ kavramı üzerinde durdu. Telefonu dinlendiği için yatak odasına telefonla giremediğini anlatan Özkes, “Başbakan ‘Kılıçdaroğlu’nun verdiği nefesi bile takip ediyoruz’ diyor. Bu bir itiraftır. Siz bu ortamda nasıl kendinizi özgür hissedersiniz?" diye sordu.


Özkes: Vekilim ama özgür değilim
İSTANBUL - CHP İstanbul Milletvekili ve emekli Müftü İhsan Özkes, Yurt okuyucuları için yaptığı ramazan yorumlarında, bugün; ‘özgürlük’ kavramı üzerinde durdu.  Telefonu dinlendiği için yatak odasına telefonla giremediğini anlatan Özkes, “Başbakan ‘Kılıçdaroğlu’nun verdiği nefesi bile takip ediyoruz’ diyor. Bu bir itiraftır. Siz bu ortamda nasıl kendinizi özgür hissedersiniz?" diye sordu.

İslam’da 'özgürlük' anlayışını biraz açar mısınız?

Mesela Hz. Ömer’in valisi insanlara baskı yapıyor. Hz. Ömer, baskı yaptığını duyduğu valiye, "Anaların hür olarak doğurduğu insanları siz köleleştiremezsiniz" diyor. Yani insanların özgür, hür olması lazım. Peygamberimiz sokakta birisinden bir kurutulmuş et alıyor. O zaman dinar (altın) ve dirhem (gümüş) var.  Birde takas yoluyla almalar var. Peygamberimiz adama "Sen bu eti bana ver bunun karşılığında sana hurma getiriyim" demiş. Almış eti eve gelmiş ama hurmayı ev halkı yemiş. Adamın yanına gidip, "Ben sana et karşılığında hurma verecektim ama evde hurma kalmamış" demiş. Adam da  bağırmaya başlamış. Millet toplanıyor, "Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?" diyorlar adama. Adama baskı yapılmaya başlayınca peygamberimiz müdahale ediyor, kalabalığı susturarak "Hak sahibinin konuşma hakkı vardır, sizler susun" diyor.  Adamın parasını fazlasıyla veriyor.

‘İNSANI SİNDİRMEK ZULÜMDÜR’

Hak sahibinin konuşma hakkı vardır. Adamın hakları özgürlüğü var.  Adamın insanca yaşamasını sağlayacak koşullar yok ya da hakkı gasp edilmiş. Hakkını dillendirmek istiyor.  Siz hakkını arayan kişiye konuşma hakkı vermezseniz, bu zulümdür. Kişi burada bağırıp çağırabilir. Kendisin insanlar ezilip baskı altında tutularak insanca yaşamasına engel olan koşullar görüyorsa bu insan hakkını aramak için ses çıkarmak ister. Ses çıkarmazsa zaten köleleşmeyi kabullenmiş demektir.  Özgürlüğünün elinden alınmasını içini sindirmiş demektir.

‘VEKİLİM AMA ÖZGÜR DEĞİLİM’

Ben bir milletvekili olarak kendimi özgür hissetmiyorum. Çünkü Meclis’teki mescitte namaz kılarım. Ben namaz kılarken bile bana laf atarlar. Ben namaz kılarken ibadet halindeyken bile taciz ediliyorum. Ben kürsüye çıkarken laf atılıyor. Telefonum dinleniyor. Başbakan "Kılıçdaroğlu’nun verdiği nefesi bile takip ediyoruz" diyor. Bu bir itiraftır. Siz bu ortamda nasıl kendinizi özgür hissedersiniz? Yatak odasına telefonumu alamıyorum. Telefonla konuşurken çekiniyorum. Buradaki odamın dinlendiğini biliyorum. Bir milletvekili olarak ben özgür değilsem bu halk ne yapar?

‘BÖL, PARÇALA, YÖNET’

Yozgat’a gittim çok önceleri. Gittiğimde "Hocam bir sorun var" dediler. Sünni köyüne yol yapıyorlar. Yol Alevi köyünden geçecek, Alevi köyüne 500 metre kala yolu bırakıyorlar Alevi köyünün içinde de yol yok. Alevi köyünün 500 metre çıkışından başlayıp Sünni köyüne yol yapıyorlar.  Bu isimleri aldım ben. İl başkanıyla beraber valiye gittik. Dedim ki "sayın valim sen devletin valisisin. Vergiyi Alevi de Sünni de veriyor. Şu köyler bu durumda. Rica ediyorum  lütfen bu eşitsizliği bu haksızlığı düzeltin." Aylar sonra il başkanını arayıp bir değişiklik olup olmadığını sordum . Hiçbir değişiklik olmadığını söyledi. 'Alevi' diye ayıracaksın, 'CHP’li, MHP’li, BDP’li, İşçi Partili' diye ayıracaksın, 'ÖDP’li' diye ayıracaksın, 'Atatürkçü, çağdaş' diye ayıracaksın. Tüm bunları ayırıp tüm bu insanlara baskı yapacaksın. Sonra da "Siz bir şey söylemeyin, söylerseniz bunu darbeye teşebbüs olarak görürüm"  diyeceksin. Bu ne demektir? İnsanların özgürlüğünü elinden alacaksın, insanların haklarını, savunmalarını, 'darbeye teşebbüs' olarak göreceksin. Şu anda yaşadığımız olaylar kesinlikle ne demokrasiye, ne insanlığa, ne de demokrasiye sığıyor.

‘AKP DİNİ KULLANIYOR’

Şimdi mübarek Ramazan ayındayız. Başbakan ramazan ayında mitingi yapamıyor.  Oruç ya millet. Ama iftar sofralarını miting meydanı yapıyor. İftar sofraları AKP’nin siyasi arenası ve miting meydanı oluyor.  Eskiden haftada bir gün miting yapıyordu, şimdi her akşam iftarda miting yapıyor.  Koyuyor o aynaları, hazırlanmış olan salvoları alıp saldırıyor ve dini kullanıyor AKP. Emevi döneminde bile o Muaviye, Hz. Hüseyin’i şehit eden yezid, hile ve entrikalarıyla maruf Mervan döneminde bile din bu kadar hor kullanılmamıştır. İftar sofralarını miting, siyaset arenası yapmak onların kullandığı bir yöntem değildir.

‘KİMSEDEN SES ÇIKMIYOR’

Bugün on binlerce ilahiyat profesörü var, doçenti araştırma görevlisi var. Hiçbirinden bir çıt çıkıyor mu, yok. Binlerce müftü var. Hepinizin vergisini alıp yiyen Diyanet var, ses çıkıyor mu? Yok! Dini çevreler tarikatlar var, dini otoriteler var ses çıkıyor mu? Yok. Çünkü herkes bu saltanatta kendi payıyla meşgul.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/yasam/ozkes-vekilim-ama-ozgur-degilim-h38881.html

No comments:

Post a Comment